Her Gün Onlarca Kadınla İlişkiye Zorlanan ‘Üreme’ Kölesi Pata Seca’nın Hikâyesini Öğrenince İnsanlıktan Soğuyacaksınız
İnsanlık tarihi, özellikle Afrikalı kölelerin karanlık öyküleriyle dolup taşıyor. Tarihte kölelikle alakalı birçok hikâye duymuşuzdur. Bireylerin kişisel haklarına ve özgürlüklerine saygı gösterilmeyen, yalnızca sahiplerine hizmet eden ve bir meta gibi alınıp satılan kölelerin varlığı, insanlık tarihinin en büyük utançlarından birini oluşturuyor. Bu utanç dolu sayfalardaki bir örnek de Pata Seca.
Tozlu sayfaların arasında kaybolmuş bu figürün yaşamı, erkeklerin de bir meta olarak kullanıldığına dair acı bir gerçek sunarken sadece tarih değil, aynı zamanda insanın içsel gücü ve dayanıklılığı hakkında da derin düşüncelere sevk ediyor.
Brezilya’nın Sao Paulo şehrinde 19. yüzyılın başlarında doğan Ruque Jose Florencio, Afrika kökenli bir köleydi.
Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte kölelik sistemine tabi tutulan genç Florencio veya sahiplerinin andığı hâliyle Pata Seca; 2,18 metre boyu ve ortalama 150 kiloluk atletik vücut yapısı, sağlam bacakları ile olağanüstü güçlü bir görüntüye sahipti.
Onun bu ihtişamlı görüntüsünün ardında yatan ve kendisine bahşedilen Pata Seca adı, Portekizce’de “kuru ayak” anlamına geliyor ve efsanelere göre, sıcak topraklarda acı hissetmeden saatlerce yürüyebilmesinden bu ismi alıyordu.
Zengin bir toprak sahibi Francisco da Cunha Bueno tarafından So Carlos bölgesinde satın alınan Pata Seca, günlük tarım işlerinin yanı sıra at sürerek sahibinin isteklerini kente ileten bir görevle yükümlüydü. Elbette bir köle olarak pek çok görevi vardı, ama en dikkat çeken görevi ise üremekti.
Brezilya’da yaygın olan inanışa göre uzun boylu ve iri erkeklerin çocukları da babaları gibi fiziksel olarak güçlü oluyordu.
Bu inanış, kölelik dönemlerinde yoğun iş gücüne duyulan ihtiyaca hizmet ediyordu. Sahibinin amacı sadece Pata Seca’nın normal köle görevlerini yerine getirmesi değil, aynı zamanda kendisine sağlıklı ve güçlü kölelerin yetiştirilmesi için onun genlerinden yararlanmaktı. Böylece Pata Seca’dan doğan çocuklar da kendisi gibi iri ve güçlü bir köle olabilecekti.
Sahibinin emri üzerine her gün kadınlarla cinsel ilişkiye zorlanan Pata Seca’nın kayıtlara göre tam olarak 249 çocuğun babası olduğu biliniyor. Diğer kölelere nazaran daha iyi beslenen ve sağlık kontrollerinden geçen Pata Seca’nın kaç kadınla birlikte olduğu bilinmemekle birlikte çocuk sayısı, cinsel köleliğin vahşi bir şekilde nasıl kullanıldığını gözler önüne seriyor.
İngilizcede “slave breeding” olarak bilinen bu kölelik pratiği, özellikle Kuzey ve Güney Amerika’da Afrika kökenli insanları hedef almış.
Bu şaşırtıcı uygulama, köleliği güçlendirirken sadece toprak sahibinin çıkarına hizmet ediyordu. Fakat doğan çocuklarını kölelikten koruyarak onları ‘normal’ bir birey şeklinde yetiştirmesi de gözlerden kaçmayan önemli bir detay olmuştur.
Sao Paulo’da 19. yüzyılın başlarında doğan Pata Seca’nın hayatı, çocuklarına kendisi gibi bir köle hayatı yaşatmamak için direnişi ve onurlu duruşuyla insanlık tarihindeki karanlık dönemlere ışık tutan etkileyici bir hikâye.
Genç yaşta köle olarak satın alınmış ve sahibinin istekleri doğrultusunda kullanılmış olan bu adam, bu trajik dönemde çocuklarına Afrika kültürünü yaşatmaya çalışan ve onlara eğitim sağlayan bir baba olarak öne çıkıyor. Çocuklarını kölelikten korumak için elinden geleni yaptığı, onlara Afrika’nın kültürünü yaşatmak için eğitimler verdiği ve okuma yazma, savunma sanatı öğrettiği de bilinenler arasında. Köleliğe karşı duruşunu çocuklarına da aşılayan Pata Seca, öldüğünde bile köleliğin kaldırılması için ayaklanmalarda yer alan çocuklarıyla onurlandırılmıştır. Bugün bu bilgilere ise kendisinin torunlarından erişebiliyoruz.
Irkçılık ile ilgili diğer içeriklerimiz: